ALP KÖKSAL
alpkoksal.com.tr
Fotoğrafçılık
Amatör olarak fotoğrafçılıkla uğraşmak yıllardır en çok vakit harcadığım hobilerim arasında yer alıyor. Fotoğraf sabır ve vakit işi... Eskisi kadar vakit ayıramadığım için aşağıda 2000'li yıllarda çektiğim bazı fotoğrafları bulabilirsiniz, ne yazık ki güncelleme fırsatım olmuyor ama galeri küçük görsellerde görünen fotoğraflardan fazlasını içeriyor, bakarken ileriye devam edebilirsiniz.
Müzik
Amatör ve profesyonel müzik hayatım boyunca ona yakın grupta on yıldan fazla süreyle gitar, vokal ve davul çaldım; canlı performanstan kayıt ve müzik prodüksiyonuna kadar sektörün farklı alanlarını deneyimleme fırsatım oldu. 2000'li yıllarda solo ve grup ile birlikte yaptığım kayıtlardan bazılarını aşağıda bulabilirsiniz.
The State of Inertia
Noise Gate
2005
Smooth Jazz Sessions
Alp Köksal
2006
Oyun Başladı
KLON
2007
Bütün eserlerin telif hakkı KLON ve Noise Gate Records'a aittir. Şarkı sözü ve besteler Fehmi Dönmez, Çağdaş Çoban ve Alp Köksal'a aittir.
Video Klip
KLON'un 2007 yılında piyasaya çıkan "Oyun Başladı" albümünün ilk single'ı olarak yayınlanan "Oyun" için çektiğimiz video klip, 2007 ve 2008 yılları boyunca Dream TV, Number 1 TV ve dönemin diğer müzik kanallarında yayınlandı.
KLON:
Çağdaş Çoban: Vokal
Alp Köksal: Gitar
Fehmi Dönmez: Bass ve Programlama
Yakup Lalik: Davul
Video Klip:
Yönetmen: Ismet Kurtuluş
Görüntü Yönetmeni: Kaan Arıcı
Gorsel Efektler: Kerem Cengil
Bütün hakları KLON'a aittir.
İyi Bir Müzik Dinleyicisi ve Odyofil
Her odasında müzik çalan ve müzik sesi hiç kesilmeyen bir evde doğdum ve büyüdüm. Çocukluğumdan beri müzik hayatımın vazgeçilmez bir parçası oldu. Aradan yıllar geçtikten sonra iyi bir dinleyici ve odyofil olarak en büyük zevkim ve hobim müzik dinlemek. Bir yandan daha iyi sesi ararken, diğer taraftan da CD, plak koleksiyonu ve dijital medya arşivi yapmaya devam ediyorum. Tabii, yeni gruplar keşfetmek, araştırmak ve playlist hazırlamak (eskiden kaset çekmekti, sonra CD basmaya dönüştü, şimdi de online playlistler olarak devam ediyor) zevk aldığım aktivitelerden...
Ağırlıklı olarak 90'lı yılların ve 70'li yılların müziklerini seven bir rock ve jazz dinleyicisiyim. 90'lı ve 2000'li yıllardan en sevdiğim gruplardan bazıları Pearl Jam, Bad Religion, Porcupine Tree, Steven Wilson, Tool, A Perfect Circle, Stone Temple Pilots, Incubus, Alice in Chains, Blind Melon, Nirvana, Therapy?, Pennywise, Our Lady Peace, Radiohead, Guns N' Roses, Transatlantic, Dream Theater, Liquid Tension Experiment, Opeth, Riverside... 70'lerden en sevdiğim gruplar ise Steely Dan, Blood Sweat & Tears, Pink Floyd, David Gilmour, Deep Purple, Black Sabbath, Wishbone Ash, King Crimson, Yes, Camel, Passport, Jethro Tull, The Doors, Gentle Giant, Keef Hartley Band ve the Beatles. Down to the Bone, Michael Franks, Maysa, Boney James, Rick Braun gibi Modern Jazz sanatçılarının ise yeri ayrı...
Aşağıda en sevdiğim albümlerden birkaçını bulabilirsiniz:
Kendisini audiophile olarak tanımlamayı seven biri olarak, boş zamanlarımın büyük kısmını evimde müzik dinleyerek geçirmeye çalışıyorum. Hi-Fi ve ses teknolojileri ile ilgili gelişmeleri takip ediyor, araştırıyor ve mümkün olduğunda inceleme için eve getiriyorum. Farklı cihazlar kadar farklı kombinasyon ve tasarımların da önemine inandığım için sürekli daha iyi sesi arayan ve çoğu zaman deneme yanılma yöntemiyle değişken bir cihaz ve kurulumum var. Şu anda kullanmakta olduğum setup'ın ana bileşenleri McIntosh MA8000 entegre amfi ve Transparent Audio ile kablolanan Wilson Audio Specialties Sophia III hoparlörlerden oluşuyor. Daha önce farklı Bowers and Wilkins hoparlörler kullanmış bir müziksever olarak İngiliz üreticinin 800 serisi hoparlörlerini büyük mutlulukla kullandığımı not etmek isterim. Daha önce KEF ve Jamo hoparlörler de kullanmama rağmen, her iki seferinde de kendimi B&W'nun sound signature'ını ararken buldum. Şimdiyse İngiliz ekolü yerine Amerika'nın prestijli üreticilerinden Wilson Audio'ya geçerek farklı bir tat aramakta, hatta bulmaktayım. McIntosh'tan önce Marantz amfileri severek kullandım ve hala ev sineması için kullanmaya devam ediyorum. Hatta kullanmakta olduğum ikinci ve vintage Hi-Fi sistemde EMIT tweeter'lara sahip Infinity hoparörleri Marantz 2250 receiver ile sürüyorum. Benim gibi müziğe meraklı olan babamın 70'li yılların ortalarında aldığı ve ailemizin benden daha uzun süredir bir parçası olmuş bu set, bugün modern muadillerinden çok daha iyi çalışıyor ve 70'lerin plaklarını yeniden yaşatıyor...
Kaynak olarak CD, SACD, Blu-Ray ve Network Audio Player için Marantz kullanıyorum. Marantz'ın HDAM modüllü analog çıkışlarına güveniyor ve tonlamasını seviyorum. Belki de çocukluktan kalan bir kulak aşinalığı... Ayrıca, critical listening için bu kaynakları dijital bağlantı ile McIntosh DAC üzerinden sadece transport olarak kullanarak da dinliyorum. Streaming için Hi-Fi setup'a dedike bir Apple Mac Mini üzerinden Audirvana Plus media player kullanıyorum. Dijital kaynağı analoğa çevirirken farklı deneyimler için Mac Mini hem Delta-Sigma teknolojisine sahip Burr-Brown çipli McIntosh DAC, hem de Schiit Wyrd USB arayüzünden geçerek Schiit Multibit AD5547 çipli harici DAC'a bağlı. MQA ve DSD içinse Pro-Ject'in çift ESS Sabre ESS9038 çipli DAC'ını kullanıyorum. Farklı DAC'lar arasında anlık geçiş yapabilmek büyük lüks... Ses farkı ve terchi ise kayıttan kayıda değişiyor.
Analog kaynak olarak ise modern kayıtlar için Audio Technica AT440Mla MM cartridge ve micro linear iğne, ya da Denon DL-110 MC cartridge ve eliptik iğne kombinasyonları ile Rega belt-drive turntable kullanıyorum. Eski plaklar ve 70'li yılların kayıtları içinse çoğu zaman Shure V15 cartridge ve hyper-elliptical iğne takılıTechnics direct-drive turntable kullanmayı tercih ediyorum. Arada bir kayıt için kullandığım 1976 Dokorder R2R makaralı teyp ile manyetik bant sesini ve sunduğu yüksek dynamic range'i hatırlıyorum. Ender de olsa Marantz 5220 tape deck'te kaset döndürüyorum. Sıkça kullandığım iFi i-tube line level tube buffer sistemin farklı noktalarında lambalı ses almamı sağlayarak değişik denemelerin önünü açıyor. Dijital kaynaklarla ve farklı DAC'larla birleştiğinde ortaya çıkan ses farklı deneyimler sunuyor. Özellikle Multibit ve i-tube kombinasyonu ile ortaya çıkan oldukça analog ses rengi ve derin mid-vokal performansı, fazla dijital bulduğum kayıtları dinlemek için tercih sebebi oluyor. Diğer uçta ise McIntosh DAC'ın detaylı ve keskin ses rengi, Wilson Audio Sophia'nın muhteşem dynamic range'i ile birleştiğinde özellikle odyofil kayıtlar için analitik bir deneyim sunuyor. Amfi için Transparent Audio hoparlör ve güç kablosu, kaynak bağlantıları içinse DH Labs interconnect and güç kabloları kullanıyorum. Amerikalı üretici DH Labs'i fiyat performans olarak çok başarılı bulduğumu da not etmeliyim. Son olarak dinleme odam bahsi geçen cihazlar göz önüne alındığında oldukça küçük hacme sahip olduğu için akustik düzenlemenin önemine inanıyor ve bu konuda farklı denemeler yaparak son bileşen olan "odanın sesi"ni de kontrol altına almaya çalışıyorum.
Akustik düzenlemesi mükemmel dev bir odada Focal Grande Utopia'yı sürebilecek bir Kondo lambalı amfi üretilmediği ve tabii ki üretilse dahi milli piyangodan büyük ikramiye çıkmadığı takdirde bu sonu olmayan hobi bakalım daha nerelere doğru gidecek...
Müzik prodüksiyonu için ev stüdyosu setup'ımda Fostex and KRK aktif monitör hoparlörleri Apogee ses kartı ile kullanıyorum. Gibson Les Paul gitar, Marshall amfi, Boss efekt prosesörü ve AKG mikrofonları kayıt sistemimin diğer bileşenleri. Tabii arada bir emektar gitarım DiMarzio manyetikli US Custom Ibanez S-540'ı Digitech RP20'ye bağladığım da doğrudur.
Otomobil ses sistemi için Focal hoparlörler, Audison amfi ve kablolama, küçük hacimde çalışması sebebiyle Rockford Fosgate subwoofer ve aynı markanın interaktif sinyal prosesörünü kullanıyorum.
Kulaklık sistemimin sürücüsü SPL Phonitor headphone amplifier. Casual listening için Audeze LCD-3 planar magnetic headphones, critical listening ve monitoring için Beyerdynamic T1 ve arada bir de eğlence için Grado kulaklıkları kullanmayı seviyorum. IEM için Shure ve taşınabilir closed-back kulaklık içinse PSB M4U2 headphones favorilerim.
* * *
Müzik benim için hayatın eğlencesi, yeni müzikler keşfetmek bir heyecan ve en sevdiğim müzikleri iyi bir ses sistemi ile deneyimlemek de en büyük keyif diyebilirim.
Kediler
İki erkek kedi babasıyım: Cincan (10 yaşında) ve Huntik (4 yaşında).
Keşke tüm sokak hayvanları sokaktan kurtulan bu iki can kadar şanslı olabilse, onları da bir gün birileri sokaktan kurtarsa...
Cinca
Cincan
Huntik